Yeni Clio diyoruz ama model 2016 yılına girdiğimiz şu günlerde piyasaya çıkışının üçüncü yılını kutluyor. Yani Clio’nun artık çok da yeni olmadığını söyleyebiliriz. Bu anlamda önümüzdeki sene itibariyle modelin hafif bir makyaj operasyonu geçirmesi bekleniyor. Model piyasaya sürüldüğü 2012 yılında altın direksiyon ödülünü alırken Clio 3’e göre değişen tasarımı birçok tartışmanın doğmasına sebep oldu. Clio 4’ün sadece beş kapılı olarak üretilen ilk Clio modeli olması bu tartışmaların başlıca sebebi. Yani Clio artık selefi gibi üç kapılı versiyonla sunulmuyor ama üç kapı gibi görünüyor. Üç kapılı modellerin çok tutulduğu Avrupa ülkelerinin aksine bu durum Türkiye’deki satış rakamlarını etkilemedi ve Türkiye 2014 yılında en çok clio satılan Avrupa ülkesi oldu. Ülkemiz insanının çok sevdiği modelle yaptığımız testin ayrıntılarına geçelim.
Tasarım
Tasarımın Clio’nun her yeni versiyonuyla birlikte en çok gelişen noktası olduğu su götürmez bir gerçek. Her yeni jenerasyon Clio’nun kendine özgü tasarımı, modeli sadece son teknoloji ile üretilmiş modern bir araç yapmakla kalmıyor; onun neden bu kadar sattığını da açıklıyor. Dış tasarımda Renault’un 2012 yılında yeni Clio ile gözler önüne serdiği yeni tasarım mimarisine sahip model; bu mimariyi yeni Captur, yeni Megane, Kadjar ve Talisman ile paylaşıyor. İç tasarımda ise dışarıdaki gelişmeyi ne yazık ki görmek mümkün değil. Fazlasıyla sert plastik malzemenin kullanılması Clio için alışılmadık bir durum değil ama ben iç tasarımın biraz daha derli toplu olmasını isterdim. Yani giriş sınıfı bir arabadan Mercedes E serisi konforu beklemek yanlış olur ancak iç mekân 60 bin tl fiyat etiketine sahip bir arabadaymışsınız gibi hissetirmiyor.
İç mekanın Volkswagen Polo’da daha iyi hissettiğimi söyleyebilirim. Ancak aracın iç hacmi konusunda da sıkıntı yaşamıyorsunuz. Selefinde bulunmayan koltuk yükseklik ayarının modelde bulunması çok işe yaramış ve modelin alçalan yüksekliğinin ön baş mesafesini kısıtlamasını engellemiş. Arkada da aynı şekilde iki yetişkin için yeterli hacim bulunmakta. 300 litrelik bagaj geniş sayılmaz ancak sınıf ortalamasının üzerinde.
Kullanılabilirlik
Dünyanın en pahalı akaryakıtını kullandığımızdan olsa gerek aracın yakıt tüketimi değeri her zaman önemli olmuştur. Özellikle B segmentindeki araçların genellikle “az yakma” etiketiyle satıldığını söyleyebilirim. Clio 4 içinse yakıtı kokladığını söylebilirim. Clio 4 1.5 dci manuel ile 100 kilometrede sekiz litre ortalamanın üzerine çıkmak neredeyse imkansız. Bunu yolun tamamında her viteste redline görüp devir kesicinin devreye girdiği kullanımda söylüyorum. Sıradan bir kullanıcı 100 kilometrede 5-6 litre yakıt tüketecektir. Test aracımız Clio 1.5 dci 90 hp EDC ile yaklaşık 40 kilometrelik bir kullanımda 6.2 l/100km gibi bir tüketim elde ettik.
Motor
Clio 4 Türkiye’de ikisi dizel üçü benzinli olmak üzere beş farklı motor seçeneğiyle satışa sunuluyor. 1.5 dci 75 ve 90 beygir motorlar satışların büyük bir kısmını oluşturuyor. Yeni üretilen 0.9 turbo 90 ve 1.2 turbo 120 beyirgirlik motorlar ürün gamında geniş bir yer edinirken daha çok yenilikçi bir Clio isteyenlere hitap ediyor. Devir çevirmeye istekli ve yakıt konusunda fazlasıyla cömert olan 1.2 litre 75 beygirlik motor ise uygun fiyatlı bir Clio isteyen kullanıcılara hitap ediyor. Clio 4, 1.2 16v 75 beygirlik motorla ve en baz Joy donanım seçeneğiyle 44.050 TL’den satışa sunuluyor. Otomatik şanzıman isterseniz 1.2 turbo 120 beygirlik motoru da otomatikman seçmiş oluyorsunuz çünkü Clio 3’de olduğu gibi Clio 4’ü 1.2 75 beygirlik motorla otomatik şanzımanlı olarak satın alamıyorsunuz. Böylece fiyat 54.650 TL oluyor.Yani sadece otomatik için 10 bin TL’den fazla para veriyorsunuz. Test aracındaki 90 beygirlik motor 4000 d/d’da 90 bg güç ve 1750 d/d’da 220 Nm tork değeri üretiyor. 90 beygirlik motor Renault ürün gamında yeni bir ünite sayılmaz. 2006 yılı sonrası Clio modellerinde 80 ve 85 beygir olarak yer almaya başlayan motor, 75 beygirlik versiyondaki güç eksikliğini süper tamamlıyor. Günlük kullanımda ise sollamalarda sıkıntı yaratmıyor.
Performans
Aracın arka süspansiyon sistemi klasik bir Fransız modeli. Süspansiyonda torsiyon çubuğu kullanmış. Ne sert ne de yumuşak ayarlanmış süspansiyonlar, Clio 3’deki fazla yumaşaklığın farkında olan mühendisler tarafından geliştirilmiş anlaşılan. Söz konusu Clio olduğunda bir Bmw’de olduğu gibi aracın limitlerini gösterecek viraj aramanıza gerek kalmıyor. Ancak ben modelin özellikle de selefine göre nasıl bir gelişim sergilediğini görmek için Clio 3’le limitte girdiğim ve aracın hangi hızda tutuş kaybı yaşadığını bildiğim virajlardan birine Clio 4’ün sürücü koltuğundayken girdim. Sonuç mu? Mini ya da Bmw testinde olduğu gibi üç haneli rakamlar ve şaşırtıcı sonuçlar beklemeyin. 50km/h üzerinde girdiğinizde huzursuz hissetiren ve 55-60 km/h itibaren kopmaya başlayan Clio 3, Clio 4’ün 60-65 km/h arasında kopmaya başlamasıyla aslında o kadar da kötü olmadığı ortaya koydu. Ama biz 2006 yılında piyasaya yeni sürülen Clio 3 testi yapmıyoruz ve Clio 4’ün biraz daha iyi olmasını beklerdik. Yol tutuş anlamında sınıf liderleri Fiesta ve Polu’nun hâlâ gerisinde.
Sonuç olarak, Clio 4 selefinin izinden giderek kendisine çok şey katmış . Modelin dış tasarımına ve tutumlu motorlara bakarak kendine ne kadar çok şey kattığını görmek mümkün. Tutumlu motorları kendini öne çıkaran bir özellik olarak kullanan modelin, donanımına göre değişmekle birlikte, 70 bin tl fiyat etiketiyle sunulması testin bizi en çok üzen tarafı oldu. Bu fiyatı b segmentindeki bir araç için oldukça yüksek buluyorum ve Clio 4 yazısının sonuna geliyorum. Gelecek ay yeni bir otomobille görüşmek üzere keyifli sürüşler…
Incelemeniz harika yeni kasa megane incelemesinide bekliyoruz. Teşekkürler
Gelecek yazımız yeni Megane olacak Kağan Bey, ilginiz için teşekkürler 🙂